Atlarla Koçluk Blog

Atlarla Koçluk Blog

Liderin Kim Olduğunu Göstermek (1.Bölüm)

Etiketler:, , , , , , blog, Genel, News, timeline No comments
featured image

Liderlik atların biz insanlara öğrettiği şeylerin en başında gelir. Bir atla yanyana geldiğimiz anda, at birlikte bir sürü oluşturduğumuzu var sayar ve hangimizin lider olduğunu tanımlamaya çalışır. Avlanan bir hayvan olarak, hayat güvenliğini sağlayan sürünün gücünü buradan aldığını bilir. Peki bizim mi yoksa kendisinin mi lider olduğuna nasıl karar verir?

Maalesef çoğu binicinin veya atçının düşündüğünün aksine kimin daha güçlü olduğuna bakarak vermez bu kararı. Güçlü olanın lider olması insanlarda ve köpekler, kurtlar, aslanlar gibi avcı olan hayvan gruplarında geçerli bir sosyal koddur. Ancak yine de bizler belli bir bölge veya dişi üzerinde hak talebinde bulunmak için birbirlerine çifte atan veya birbirlerine karşı şahlanan atları izler ve atlarda da gücün üstünlük sağladığı anlamını çıkarırız. Oysa bu tarz mücadeleler gücü değil, istek ve motivasyonu ispatlama gösterileridir atlar için. Üstelik üzerinde hak iddia edilen dişinin her zaman o aygırı reddetme ve gidip diğerini seçme şansı vardır, dişiyi zorlamak söz konusu değildir. Sürü lideri de sürüdeki en güçlü aygır değil, en tecrübeli, en hassas, en tutarlı olan dişidir. Mark Rashid bu durumu “Pasif Liderlik” olarak adlandırır ve eğitimi son derece kolay, istenene hemen cevap veren ve güvenilir atlara sahip olmalarının sırrının, onlar için bu tarz bir lider haline gelmek olduğunu belirtir. Kendi sürülerinde davranışlarını ve tavırlarını taklit etmiş oldukları bu lider güç göstererek değil, örnek olarak liderlik eden attır. Hem kendine güvenli hem de güvenilir olan bu lideri sürüdeki atlar istekle takip etmeyi seçmekle kalmazlar, aynı zamanda onu arayıp bulurlar. Bu nedenle bu lidere “Pasif Lider” demiştir Mark Rashid, çünkü onun liderliği kendisini zorla lider olarak empoze etmesinden değil, sürünün üyeleri tarafından takip etmek istedikleri at olarak seçilmesindendir.

Gücün lideri belirleyeceğine inanılmasının bir diğer nedeni de aslında fiziksel olarak biz insanlardan kat be kat güçlü bu hayvandan ve bize yapabileceklerinden korkuyor olmaktır. Hayatını atlara şiddet uygulanmayan bir ortam sağlamaya ve onları bu şekilde eğitmeye adamış olan Monty Roberts’ın “From My Hands to Yours” kitabında da dediği gibi ‘Korkanlar çoğu zaman bu korkularını yenmenin tek yolunun, korkutucu olan şeyde daha büyük korkuya yola açmak olduğu gibi bir önyargıya sahiptirler. Bu yöntem asla gerçek bir güvenle sonuçlanmaz. Ülkeden ülkeye bugün dünyada geçerli olan şartları inceleyecek olursak, sıklıkla bu hükmün kullanıldığını görürüz. Eğer korku ile önderlik etmeyi seçiyorsak bunu güveni kaybetme pahasına yapıyoruz demektir.’

Korkumuzun üstesinden gelmenin yolu atları tanımaktan geçer. Neyi neden yaptıklarını, hangi şartların onları bizi korkutabilecek hareketler yapmaya ittiğini anlarsak, aramızda karşılıklı bir güven sağlama yolunda adım atabiliriz. Güven önemlidir çünkü bir atın kendisinin isteyerek bizim komutlarımıza uyması ile bir şeylere zorlandığı için uyması arasındaki fark, engelin önündeki o kısacık saniyede neler olabileceğini belirler. Yine Monty Roberts’ın dediği gibi ‘Atlarda istekliliği yaratmak sadece korku ve içerlemenin olmadığı bir ortamda mümkün olur. Bu iki unsurun olmadığı bir ortam yaratmak için şiddet ve gücü bir seçenek olmaktan çıkarmalı ve kabul edilebilir, karşılıklı mutabık kalınmış bir disiplin kullanarak işbirliğinin parametrelerini oluşturmalısınız.’

Atın bizi lider olarak kabul etmesi asla güç gösterileri nedeniyle olmaz. Köpekleri eğitirken kullanılan ödül ve ceza yöntemleri de işe yaramaz. Atlar için elden verilen yiyecek ödül değildir çünkü avcı olmayan at zaten yiyeceğinin peşinden koşmaya alışık değildir. Yiyecek, avcı bir hayvanda olduğu gibi, at için de gösterdiği başarı sonucu elde ettiği bir şey olamaz. Dahası ısırmak gibi davranış problemlerini tetikleyebilir. Aynı şekilde kamçı ile vurmak veya herhangi bir fiziksel acıya maruz bırakmak da at için anlamlı değildir. Fiziksel acı, atlardaki hayatta kalma mekanizmasını harekete geçirir, korku yaratır ve dolayısıyla öğrenmeyi güçleştirir. En çok da bir lider olarak bizlere duyacağı güveni zedeler. Atlar için ödül, çalışmanın ve taleplerin sonlandırılması, ceza ise, enerjisini koruma içgüdüsüne sahip olduklarından, isteğimize uyum göstermemesinin kendisi açısından daha yorucu olacağının gösterilmesidir. Bu yolla, yani isteğimize uymayı daha kolay hale getirerek, ona bir seçim hakkı sunmuş oluruz, karşılıklı işbirliğinin önünü açmış oluruz.

Elbette kendimizde geliştirmemiz gereken bazı karakter özellikleri ve davranışlar da vardır lider olarak kabul edilmemiz için, bunlara da yazının ikinci bölümünde değineceğim.

 

 

About Sevgi D.S.

Related Posts

Add your comment